BAHARIN MÜJDECİSİ; HIDIRELLEZ

BAHARIN MÜJDECİSİ; HIDIRELLEZ

Hıdırellez Duası

Nesrin YILDIRIM

Bin bir adım bir adım /Allah bir adım adım / Kerim kerem Allah /Başımda bir duman var yardım eyle ya Allah / La ilaha illallah Muhammedîn Resullullah yetiş imdadıma Hızır ile Allah birsin sen kulla mişersin biz gibi kulların yardımcısı sensin Hızır deryada erdim murada Âmin…

Evime, mutfağıma, gelirime

Tıkanmış, yavaşlamış, durmuş işlerime Hızır'ın eli değsin, bedenime, sağğıma buluşmalarının gücü aksın…

Hayatıma neşe, keyif, huzur ve bereketin hayırlısı gelsin…

Baharın müjdecisi, bereketin simgesi, yeni umutların filizlendiği gündür Hıdırellez. Her yıl 6 Mayıs günü kutlanan bu kadim bayramın önemi aslında muhtevasında barındırdığı manevi güce dayanmaktadır. Hızır ile İlyas Peygamberlerin her yıl bir defa bir araya gelerek biri denizde diğeri de karada yardıma muhtaç insanlara yardım ettiğine inanılır. Hıdırellez; zaman içerisinde İlyas peygamberden ziyade daha çok Hızır Peygambere yüklenen şifa, uğur, tabiattaki yeniden uyanış gibi olağanüstü nitelikler neticesinde yüzyıllardan beri sözlü ve yazılı edebiyatın baş aktörlerinden biri olmuştur. Osmanlı devleti döneminde ise devlet işleri "rûz-ı Hızır (Yaz Başlangıcı) - rûz-ı Kasım" (Kış Başlangıcı) olarak belirlenen dönemlere göre planlanmaktaydı. Hıdırellez; Türkiye ile Makedonya işbirliği neticesinde 2017 yılında "UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Ulusal Envanteri" ne girmiştir.

Tarihsel ve dinsel açılardan son derece önemli olan bu kutlu günün gelin bir de doğa olaylarıyla olan ilişkisine bakalım. Hıdırellez için seçilen 6 Mayıs tarihi alelade seçilmemiş bilakis bu tarihin astronomik açıklamaları mevcuttur. Şöyle ki; 5 Mayıs gecesi 6 Mayıs gecesi arasındaki zaman diliminde doğanın uyandığı tarih olarak bilinir ve simgesi Boğa burcudur. Hıdırellez'in bitiş tarihi olarak belirlenen 8 Kasım ise bir nevi doğanın uzun bir uykuya dalışı, yer altının temsilcisi konumunda olan Akrep burcu tarafından simgelenir. Aslında burada hem burçların hem de doğanın uyumu söz konusu. Boğa burcu toprak grubu yani doğanın uyanışı, verimin artacağı günlerin habercisidir. Burçların bu bayramla olan en önemli bağlantısı aslında burçların simgelediği özellikler. Boğa burcu maddi dünya ile alakalıdır. Buna mukabil Hıdırellez gecesi olarak bilinen 5 Mayıs gecesi sabaha karşı ev isteyenler gül ağacının altına toprağa ev figürü çizerek dileklerde bulunup dua ederler. Akrep burcu ise manevi dünya ile alakalıdır. Ateş üzerinden atlama âdeti de bir bakıma bu burç ile alakalıdır. Nitekim ateş üzerinden atlama ölüm ve yeniden dirilme ile ilişkilendirilir. Yüzyıllardan beri ateş güneşin dünyaya yansıması, bir parçası olarak görülmekle birlikte bir bakıma aydınlık, temizlenme, kötü ruh ve duygulardan arındırılma aracı ayrıca da toprağın ısınma aracı olarak görülmekte birlikte birçok uygarlık için kutsal bir kült olarak kabul edilmiştir. Tabi ki bu bayramda bir sürü ritüeller mevcut. Bunlardan birisi de dileklerini bir kağıda yazıp veya resmedip gül ağacının dalına bağlamak veya gül ağacının dibine bolluk ve bereketin artması amacıyla madeni para gömmek ritüellerden sadece birkaçı…..

Bayramın yaklaşğı tarihte yapılması gelenek haline gelmiş bir nevî şart olarak kabul edilen bayram öncesi ritüeller vardır. Misal, hanelerde bahar temizliği yapılır, piknikler düzenlenip şenlikler tertip edilir, kurbanlar kesilerek maddi yetersizlik içerisinde olan kişilere yardım eli uzatılır. "Teferrüç" veya "Kuyruk" adı verilen büyükçe bir tepsi içerisinde börek, piliç gibi yiyecekler konur. Ayrıca hemen her haneden bir simge çömlek içerisine konulur ve bu çömlek içerisine eklenen dere suyu içerisine kırk adet yeşil yaprak ilave edilerek kaynatılır ve bu su Hıdırellez gecesi yapılacak olan banyo suyuna eklenir. Bazı yörelerde bu su kırk gün boyunca banyo suyuna karıştırılarak yıkanılır ve bu sayede şifa bulunacağına inanılır. Kalan posa ise çömlek içerisinde gonca güllerin olduğu ağacın dibine gömülür. Bu simgeler daha çok bekar kızların kısmetinin açılması için toplanan simgelerdir. Diğer bir ritüel ise Hıdırellez gecesi bekar kızların tuz yiyip niyet edip uyumasıdır. İnanışa göre bekar bir genç kız tuz yiyerek uyursa ve rüyasında ona kim su verirse ileride evleneceği kişinin rüyasındaki genç olduğuna inanılır. Ayrıca Özellikle köy yerlerinde Hıdırellez gecesi güneş doğmadan evvel tüm köylüler teneke çalarak bağ ve bahçelerdeki köstebekleri kaçırtılarak bereketin artması hedeflenir. Hıdırellez gecesi iki niyetle iki ayrı ekmek mayalanır sabah eğer hamur kabardıysa o yılın bereketli olacağına inanılır. Eğer kabarmazsa ciddi bir kıtlığın habercisi olarak kabul edilir.

Bilimsel açıdan da insan üzerinde olumlu yönde etkisi oldukça önemli olduğu bilinen "S" harfinin önemi Hıdırellez'de de karşımıza çıkmakta. Şöyle ki şenlik alanında yapılan yiyecekler "s" harfi ile başlayan yiyecekler yani soğan, süt, simit, sarma gibi. Hıdırellez günü taze kuzu eti ve taze kuzu ciğeri sağlık ve şifa inancıyla tüketilir. Şenliklerde maniler anlatılır, halaylar çekilir, türküler hep bir ağızdan söylenir. Bu meydanlarda ayrıca yatır gibi maneviyatı yüksek olan mezarlar başında adaklar adanır, bezler bağlanarak dualar edilir niyetler edilir. Türkler için en önemli spor olan At müsabakaları düzenlenir, küslüklere son verilir. Hıdırellez sadece baharı müjdelemekle kalmayıp bir de bekâr kız ve bekâr erkekler içinde umut aracıdır. "Suya Bakma Adeti" olarak bilinen bir adete göre bekâr kız ve erkekler temiz bir kap içerisine tamamen dolacak şekilde su doldururlardı. Daha sonra ev ahalisinden evvelce uyanıp kimseye görünmeden gizlice bu suya bakarlar. Amaç güzelleşmek tabi. İnanışa göre bu ritüeli yapan bekar kız ve erkeklerin dilekleri yıl dolmadan kabul olur. Hıdırellez bayramının olmazsa olmazı tabi ki ateş. Meydanda yakılan ateşin hem maddi hem de manevi gerekçeleri var. Kötü ruhların, kötü talihin ve dahi nefsin terbiye edilişi noktasında ateşten yardım almışlardır. İnanışa göre ateş üzerinden üç kez atlanıldığı vakit tüm kötülüklerden ve hastalıklardan hem ruhen hem de bedenen arınması muhtemeldir. Hıdırellez şenliklerinin yapıldığı gece herkes hane eşiğine bir taş koyar ve sabah gün doğduktan sonra taş kaldırılır eğer taş altında bereket timsali olarak kabul edilen karıncalar varsa o hanede bir sonraki Hıdırellez'e kadar bolluk ve bereketin yaşanacağına inanılır. Hıdırellez evvelinde gül ağacı dilekler için ne kadar önemli ise dut ağacı da Hıdırellez sonrası için o kadar önemlidir. Hıdırellez'in ertesi günü sabah güneş doğmadan evvel uyanılıp dut ağacında sallanıldığında dertlerin uzaklaşğına inanılır bir nevi ruhen ve bedenen şifa aracı olarak kullanılır. Hıdırellez sabahı akarsu kenarına gidilerek sağlık niyeti ile el yüz yıkanılması ile şifa bulacağına inanılır. Hıdırellez'de hane kapısı, penceresi mutfağı açık bırakılır ki Hızır Peygamber sağlık, bereket ve bolluk getirsin. Hıdırellez gecesi gül dalına aslına bereket keseleri ertesi gün ağaçtan alınarak cüzdanlara konur eve o para asla harcanmaz çünkü cüzdanın bereketini arttırma aracı olarak görülür. Hıdırellez günü yapılmaması gereken bazı ritüellere değinmekte fayda var. Mesela yeşil olan çayır çimen biçilmez, un elenmez, çamaşır yıkanmaz, dikiş- nakış işleri yapılmaz, makastan uzak durulur, güneş doğmadan evvel uyanmak gerekir, yünden yapılmış her türlü eşya güneşe çıkarılır, tarlada bağda bahçede asla ekim işleri yapılmaz, hane dışına kül dökülmez, ev süpürülmez…

İnsanlar arasında maddi manevi yardımlaşma aracı olarak kabul edilen bu bayram vesilesi ile açlar doyurulur, sosyal dayanışma sağlanır. Yapıla her iyilik ve yardımın maneviyat duygularını beslediği kadar bereketin de artması için vesile olacağına inanılır. Hıdırellez bayramını kutlamak için bir araya gelindiğinde bir bakıma insanlar arasındaki sosyal statü veya maddi farklılıklar ortadan kalkmakta bu ise bir nevi eşitlik ortamı yaratmaktadır yani özde sadece insan olduğumuzu ve doğanın bir parçası olduğumu bize hatırlatan Hıdırellez bayramı bir bakıma öze dönüşü de simgelemektedir. Gerek bayram öncesi yapılan hummalı hazırlıklar gerekse bayram sonrası yapılan ritüeller bize gösteriyor ki Hıdırellez bayramı insanoğlunun hem kendisine hem de doğaya saygısının en büyük örneklerinden sadece birisi…

Duaların kabul olduğu, sağlıklı, huzurlu ve bereket dolu bir yılın yaşanması ümidiyle

HIDIRELLEZ BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.